Gonuşuh
Düzenleyen : Songül Açıl



AĞIZ (Gonuşuh) :Aynı dil içinde ses,şekil söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen belli yerleşim bölgelerine özgü konuşma dili. Bu fark yazı diline girmez.

Köyümüzde eskiden ve hala kullanılan çoğunu unuttuğumuz kelimeleri bir arada toplamak istedik.Bu konuda eksik ve yanlışımız olursa hoşgörünüze sığınıyoruz.

 Desteğinizi sunarsanız seviniriz.

 

  • A  

ABRIL: Nisan ayı

ABU: Bu. işte bu

ACIGICI: Su teresi

AFAT:Afet

AGREK:Hayvanların bekletildikleri yer

AĞAŞTIRMAH: Her hangi bir şeyi birinden dolaylı anlatımıyla istemek.

AĞ: Kayınbaba ve kayınlara hitap şekli

AĞAL: Hayvan barınağı, kom

AĞARŞAH: Eğrilen yün ipinin sarıldığı yuvarlak ağaç

AĞARTI: Süt ve süt ürünleri

AĞAŞ: Hamur kesmek için kullanılan bakır gereç

AHIRI: Sonu

AHİNDİ: Şimdi

AHPIN: Hayvan gübresi

AL: Kırmızı

ALEN: Dur

ALICI GUŞ: Atmaca

ALİGOPTER: Helikopter

ALLIH: Damatların omuzlarına takılan kırmızıdan al üzerine aynalar ve boncuklarla yapılan süsü

ALMA: Elma

ALEŞ: Dur

AŞTIRMA: İma etme

ALTLI ÜSLÜ: İki katlı 

AMANAT: Emenet

ANADUT: Üç çatal uzun parmağı olan ağaç yada demir tarım aleti

ANDIZ: İlkbaharda yetişen lifli bir bitki

ANNAÇ: Yamaç ( hem soyut hem somut anlamda)

ARHAZ:Sağır dilsiz

ARBAA: Çarşamba günü

ARZILAMAK: Özlemek

ASBAP: Çamaşır

AŞIR AŞI: Aşure

AŞ: Yemek. çorba

AŞIRMA: Büyük kazan

ATEŞİM ELİMDE: Bir çocuk oyun

ATOL: Patatese benzer fındık büyüklüğünde kök

AVURDA: İşte orada

AZITMAH: Bir canlıyı uzak bi yere götürüp gizlice orda bırakmak

AZAP: Boğaz tokluğuna birinin yanında çalışan. Hizmetkar

 

  • B

BACA: Dam

BACI: Kız kardeş, eltilerin birbirine hitap şekli

BADIYA: Büyük tas

BANDA: Yaban armudu

BANDİK: Şalvar

BANDIRMA: Pudra şekerli lokum. İki büsküvit arasına konularak yenir

BATAN: Adım(?)

BATMAN: 8 kg

BAYAHTAN: Demin

BAYAZ: Beyaz

BED: Çirkin

BEÇARA: Beceriksiz, çaresiz

BEGE: Hayvanların saman ve yem yediği ağaç tekne.

BEKİTMEK: Sağlamlaştırmak

BELİBEK: Patatesli bazlama

BILDIR: Geçen yıl

BİBİ: Hala

BİTTİNACIH: Çok az

BİŞİ: Mayalı yada sodalı hamur kızartması

BOON: Bugün

BOOR: Böbrek

BORTLEN: Su kıyısında yetişen çileğin büyügü mayhoş yemiş,böğürtlen

BOSTAN: Bahçe

BOZ: Rengi solmuş. Gri

BÖHTEN: İftira

BULUZ: Kazak

 

  • C

CACIRAN: Paskutan, kuru çörek, sarımsak ve teryağıyla yapılan bi yemek

CAĞ: Şiş 

CAALIH: El yıkama yeri.Banyo da yapılan yer

CAMEKAN: Resim konulan çerçeve. Vitrin

CAZI: Cadı

CEKGUL: İki tarafına kova asılan ve boyunda su taşımak için kullanılan ağaçtan alet

CILGA: Patika

CINCIH: Cam

CINGIL: Genelde teneke kutuların( salça kutusu) iki tarafı delinip ip bağlanarak küçük kova haline getirilmiş hali. (çocuklar buna toplardı genelde çileği)

CIRCIR: Fermuar

CIRSAP OLMAK: Yaksına yapışmak, ısrarcı olmak

CIRTIH: Tekme

CIVIH: Cıvık

CİNGAN: Çingene

CİBELMEK: Şimarmak, yaramazlık

CİFİ: Hareketli, uyanık çocuk

CİLLENMEK: Toprağın yeşermesi

CİTMEBİT:Saklanbaç

CİVİRDETMEK: Kızdırmak

COLA: Bir meyve çeşidi

CUMPULU: Küçük deliği olan metal pul

CÜCÜK: Tavuk,kaz,hindi ve kuş gibi hayvanların yumurtadan çıkmış yavrusu

 

  • Ç

ÇAAL: Tarladaki taşların temizlenerek belli yerlerde toplanması

ÇAĞ: Keçilere takılan sarı renkte demirden yapılan zil. Sesi tiz olurdu

ÇAL: Genelde kurak dağ yamacı.ardıç, keven, dikenli otların olduğu taşlık yer

ÇALGI: Saholun aynısı

ÇALHAMA: Ayran

ÇALIH: Topal

ÇALMAR: Hayvan yatak yeri

ÇAPA: Yabani otları bahçaden ayırma işi ve çapalama yapılan aletin adı

ÇARIH: Deri el yapımı basit ayakkabı

ÇELİK: Odunların yarılarak veya kesilerek aynı boya getirilmesi.

ÇELİM: Çalımlı , havalı

ÇELPEŞİK: Karışık, zor

ÇEMİRLEMEK: İş yaparken uzun kollu giysilerin kollarının katlanması

ÇEMKİRMEK: Birinin bir sözüne veya isteğine karşı çıkmak, bağırmak

ÇERÇÜVE: Çerçeve

ÇERÇİ: Eşşekli seyar satıcı 

ÇITKINA ÇITKINA: İnadına inadına

ÇIRPI: Küçük ateş tutuşturmak için kullanılan çalı

ÇİLEK: Dağda yetişen yemiş. 

ÇİMMEK: Banyo yapmak

ÇİRDEK: Su kabı

ÇİT: Kadın baş örtüsü

ÇODÜRÜK: Sidik

ÇOMA: Çığ süt büyük bi kazana biriktirilir, kendi kendine mayalanan süt.(yayık yapmak için)

ÇOMÇA: Kepçe

ÇORLU: Zayıf

ÇÖRDÜK: Yaban armudunun küçüğü(?)

ÇUL: Kilim

 

  • D

DABAK: Bir hayvan hastalığı

DAL: İnsan sırtı

DALBAR: Sığınma yeri(?)

DAM: Ev

DAMÇA:Küçük damla

DARIL: Hayvanların sürülmesi

DAVAR İTİ: Çoban köpeği

DAVAR: Küçük baş hayvan

DAVARCIH:Çoban azığının konduğu bele bağlanan deri torba, daha sonraları bez torbaya dönüşmüştür. 

DAVU: Öbürü. işte o.

DELİMENDEK: Zehirli ot çeşidi                                                                             

DERHE: Satır:

DENE: Tane

DERMA: Bir çeşit deri hastalığ

DESDİ GEÇMEK:Sözü, nazı geçmek

DEŞİRMEK: Dilenmek

DEVETÜYÜ: Kahverengi

DEYDAVURDA: İşte orada

DEYNEK: Uzun sopa

DEZE: Teyze

DİDMEK: Eşelemek, ayırmak

DİKME: Yeni dikilen ağaç fidanı

DİLİK: Yırtık

DİLİKLİ SAAN: Papatya benzeri bakır yemek tabağı.

DİŞEMEK: Tırpan bileyleme işi

DİVANA: Deli

DİVŞİK: Gizli saklı köşe bucak karıştıran

DOĞ: Donmuş

DOĞDUMA: Sonbaharda tarlanın ekildikten sonra üzerine kar yağmsı

DOLAMBAÇ: Kıvrımlı yol

DOLANBAÇ: Kıvrılarak giden yol

DOMBALAH: Takla atmak

DONAH: Görünüm, şekil

DOOZ: Domuz

DÖŞ: Göğüs kafesi

DÖVEN: Gemin aynısı

DIRAN DIRAN: Sevinçli bir şekilde telaşlanmak

DUDÜ: Keser,balta gbi aletlerin keskin olmayan arkası,çivi ve kazık çakmak için kullanılan bölümü 

DULDA: Gölge, rüzgardan korunaklı yer

DULUİPİ: Kofu çenenenin altından bağlamak için kulllanılan boncuklu bağ

DUMA: Nezle, grip

DURU: Sade, temiz,sulu (çorba duru olmuş)

DUTAH: Sıcak bişeyi tutmak için kullanılan bez

DUTMAÇ: Sarımsaklı yoğurt çorbası

DUZDAŞI: Hayvanların tuzlandığı büyükçe yassı taş.

DÜĞ: İnce bulgur

DÜNAAN: Dün

DÜŞ: Rüya

DÜŞEYAZMAK: Ayağı takılıp tökezlemek

 

  • E

EBE: Anneane ve babaanne

EBE: Doğum yaptıran kadın ( ESME GÜLER)

EDE: Dede

ELBİR: İki sevgili arasında haber getirip götüren

ELCEK: Tırpan sapının elle tutulduğu yer

ELDAŞI: Bulgur ve yarmayı elde öğütmek için kullanılan basit değirmen

EME YARAMAK: Bir derde derman olmak.

EMME: Ama

EMME: İyi,çok iyi

ELLAM: Galiba, sanırım

EMMİ: Amca

ENGİN: Alçak yer

ENİK: Kedi, köpek yavrusu

ENNİ HAMIR: Bir erişte şekli

ENNİ: Geniş

ER: Erken

ERGEN: Bekar

ERGİŞİ: Erkek, koca

ERİŞ: Halı yada kilimin üzerine dokunduğu ip

ESSAHTAN: Gerçekten

EŞKİ: Ekşi

EŞKİLİ: Mayalı hamurdan yapılan bazlama

EVCEK: Ev halkının toplamı 

EVELİK: Yabani labada diğer adıyla efelek

EVMEK: Acele etmek

EVLEK: Tarlada 100 metrekarelik alan

EVRAÇ: Yufka ekmek bişirmrk için kullanılan uzun ve yassı gereç.

EYRAHIYA: Kışlık odun ihtiyacını karşılamak için tüm köye ormandaki işe yaramayan ağaçların kesimi için izin verilmesi.

 

  • F

FERİK: Henüz yumurtlamamış tavuk, piliç

FETİL: Yufka ekmeğin küçüğü, ekmek yapılırken üstüne gelene çökelikle birlikte ikram edilir

FIŞKI: Ahırda hayvanların altının kuru kalmasını sağlamak için altarına serpilen kuru hayvan gübresi

FİSTON: Elbise

FİTİKLEMEK: Kötü bişey yapması için birini azmettirmek.Gaz vermek

FUSUNLUK: Fındık ağaçlarının yetiştiği alan

 

  • G  

GADI: Bilmiş, dilbaz 

GADİRON: Kereste(?)

GAGGOZ: Tarla sürülürken topraktan çıkan bir kök. 

GALAH: Kışın küçük baş hayvanların yemesi için ağaçların ince dallarının kesilerek bir araya getirilen balya

GARA: Siyah  

GARLAN GUŞ: Kırlangıç

GARTOBU: Patates

GASMIH: Çam ağıcının dış kabuğunun soyularak içinden çıkarılıp yenen lifi

GATIH: Ayran

GAV: Ateş yakılan bir mantar çeşidi

GABAYEL: Lodos

GATAHLAMAH: Kovalamak

GAVLAH YAĞ: El ve yüz kremi

GAYBET: Birinin arkasından konuşmak. dedikodusunu yapamak

GAYGANA: Sahanda yumurta

GAYIŞ: Kemer

GECGERE: Saman.hayvan gübresi vb. taşınana iki önde iki arkada sapı olan gereç.

GEDİK: Küçük boşluk, çukur

GELA: Tarla faresi

GEM: Altında taştan dişleri olan biçilen ekini ve otu parçalamak için kullanılan gereç

GENE: Kene

GERMİCEK: Yarma ve bulguru eltaşında öğütürken iki taşın arasına konulan incelik ayarını sağlayan yassı ağaç

GEVER: Bahçe sulamada suyu eşit şekilde dağıtma

GEZDİRMELİ AŞ: Yoğurt çorbası

GICMIRIH: Kuru,ince küçük kar 

GIDIK: Keçi yavrusu,oğlak

GIDIM: Azcık

GILDAN: Sürüngen,gurneş

GILDIH: Koyun ve keçi dışkısı

GILLANMAK: Yuvarlanmak

GILLIDİK: Saçı başı dağılmış

GIMÇINMAH: Birinden bişey istemeye çekinip hareket ve sözleriyle ima etmek

GINALI SARI: Turuncu

GIYINMAH: Kaymak, karda kaymak

GINNAP: Samı bağ

GIRGAL: Hayvanı ahırda bağlamak için kullanılan ''u''şeklinde ağaç 

GIRHLIH: Koyun ve keçilerin kılını ve yününü kesmek için kullanılan büyük makas 

GIRMAŞMAK: Hareket etmek, dönmek

GIRNAV: Kedilerin üreme zamanındaki cinsellik içeren isteri durumları

GIRH İLKİNDİ: Bahar yağmurları

GIRS: Cimri

GIT: Az

GIZAN: Köpeklerin üreme zamanındaki cinsellik içeren isterik durumları

GIZILCA: Yabani bi çeşit ispanak

GİCİŞMEK: Vücüdun belli bir bölgesinin aşırı derecede kaşınması

GİRGENE: Halı ve kilim dokunurken ipi sıkılaştırmak için kullanılan ağaç gereç

GİLİK: Küçük çörek

GO BONCUK: Nazar boncuğu

GO: Dedikodu

GO: Yeşil

GODE: Vücut

GOBELEK: Mantar

GOCU: Dedikodu yapan

GOMAK:Bir yerden gitmesini istemek

GOLÇAH: Kadınların inek sağarken yada ekmek ederken bilekten dirseğe kadar taktıkları koruycu bez.

GONGURDAH: Zil

GOÖNMEK:  Ateşin alevsiz yanması, yada bi nesnenin alev almadan yanması

GOP: Öküz arkasını vererek fren yapar

GORGOLA: İki sacın arasında pişirilen sodalı kuru çöreğin yanına konan daha küçük çörek

GOŞAT: Tavan

GOTÜN GOTÜN: Geri geri

GOYUMAVU: Lacivert

GOZAH: Kozalak

GOŞAM: Avuç dolusu

GOZE: Pınarın suyunun çıktığı kaynak

GOZER: Şadaradan daha küçük delikli elek.(buğday vb. Elemek için)

GOZLE: Bakar ol

GÖKÇE: Çam ağaçlarında olan ve hayvanlara verilen yiyecek

GÖLENMEK: Kırılmak,içerlemek, küsmek

GRİ: Boz

GUAA: Damat

GUBARMAH: Hava atmak, böbürlenmek

GUBARMAH: Hindi, horoz gibi hayvanların tüylerini kabartması

GUL: Gül ve gülmek

KULAHAN: Küçük bi sürüngen 

GULASMA: Aldırma

GULUGULU:Pembe

GUMRENMEK: Kısık sesle türkü söylemek. 

GUN: Güneş ,gündüz

GUNGULÜ: Ayçiçeği

GUNNACI: Yavrulayacak hayvan

GUNNAMAK: Kedi ve köpeğin doğurması

GURE: Kızgın havan (?)

GURK: Kuluçkaya yatan tavuk

GURMURT: Her türlü ahlat

GUŞAH: Kadınların bellerine bağladıkları el dokuması genişçe kemer

GUŞGANA: Küçük tencere

GUMENNİ: Hamile

GUVERMEK: Bir yere çaptığımızda tenimizin morarması

GUVERMEK: Bir şeyin bozulması(çökelik; peynir gibi)

GUZLAMIŞ: Koyun, keçi, inek vb. Hayvanların doğum yapması

GUZOLAH: Yenen ekşi bir bitki

GÜDÜKLÜ: Varan geleniitip çekmek için iple iki tarafa bağlanmış ağaç kol

GÜZ: Sonbahar

 

  • H

HABE: Heybe

HACAT: Keser,kazma vb. El aletleri

HAKGO: Beş taşla oynanan bi oyun

HALBIR: Öğütülmüş bulgur, yarma vb. elemek için kullanıln elek

HALAMA: Çaktırma. Özellikle çocuklar anlamasın anlamında kullanılır.

HALİK: Küçük taş

HAMAYLI: Kadınların boynuna taktıkları gümüş takı

HAMIR: Hamur

HAMIT: Gem sürerken hayvanların boynuna takılır

HARAL: Çoğunlukla kıldan yapılmış bugda vb. Tahılların konduğu büyük çuval 

HARH: Bahçe sulamak için üstü açık kanal açmak

HASIM: Düşman

HASİLLEMEK: Hamurun özleşmesi için iyice yoğrulması 

HAVA İRENGİ: Açık mavi

HAVLA ÇALMAK: Helva yapmak

HAVAS: Heves

HAVASLI: Hevesli

HAVLA: Helva

HAYAT: Salon

HARMITLAMAK: Ilıştırmak. Soğuk ve sıcak suyu bir birine katarak ılımasını sağlamak

HE: Evet 

HEL: Kuzgun

HELKİ: Kova

HELLO: Çelik çomak

HEP: İlaç

HERBİ: Çabuk, hızlı

HERLE: Un çorbası

HERS: Sinir

HERSLİ: Sinirli

HEYRET: Cenaze yemeği

HIRINDİRİK: Yenen bir ot

HİMİRTLEK: Kıkırdak

HİNDİK: Şimdi

HİLLİLİM ATMAK:  Hava atmak, boş gezmek

HOGEL: Başı boş. Özellikle hayvanlar için kullanılır

HİNİK: Sümük 

HİNKİRMEK: Burnunun sümüğünü temizlemek

HOZAN: Ekin ekilmeyerek ota bırakılan tarla 

HÖDÜKLENMEK: Bişeyden rahatsız olup kaşınmak

HÖLLÜK: Bebeklerin beşine konan toprak.biraz ısıtılarak bebek içine yatırılırdı

HÖTÜRÜK: İshal  

HUYLANMAH: Birisinin yanlış bişey yapması veya söylemesi durumunda o insana kızmak

 

  • I

ILINGAÇ: Salıncak

IRAHMAT: Rahmet, yağmur

IRAHMETLİK: Rahmetli, ölüyü anarken söylenir

IRALAMAK: Sallamak

IRAAT: Rahat

IRGAT: Tarlada çalışan işçi.

IRAZI: Razı

IRADYO: Radyo

IYIM: Tezgahta dokunan halı yada kilim

ISMARİÇ: Sipariş

IŞGIN: Bitki ve ağaçların filizi

IŞILDAH: Fener

IŞKIN: Ağacın yeni filizleri  

 

  • İ 

 

İDARA: İçine gazyağı ve fitilin konduğ tenekeden aydınlatma aracı.

İĞ: Yün eğirmek içi ağarşağın taklıdığı ince ve kısa sopa  (?)

İLAZIM: Lazım

İLENGER: Ortası haif çukur bakır tepsi. (pilav ve kulaklı koymak için)

İLİSTİR :Süzgeç

İNEVİ: Yufka ekmek yapılırken yere serilen, içine yumak ve unun konduğu büyükçe bez.

İREŞBER: Reçber

İSTİKAN: Çay bardağı

İŞKİLİ: İçinde peynir, çökelik , çeşitli otların olduğu gözleme

İŞGEFE: Ekmek

İŞKEF: Kuru erzak dolabı

İŞLİK: Gömlek

İT DİRSA: Gözde çıkan arpacık 

 

 

KAMGA: Ağaç kabuğu

KARAÇAV: ''V'' şeklinde ince ağaçlardan yapılmış ot taşıma gereci

KELE: Bir tür seslenme şekli. Kadınların bir birlerine kullandığı bi kelime ( kele bacı)  

KELEK: Koyunlara takılan demir büyükçe zil. Bas sesi olurdu

KENDİR: Kenevir ve onun sapı

KERKİNMEK:Cinsel harekette bulunmak 

KERME: Koyun dışkısından yapılan tezek

KERTİ: Bayat

KES: Ot ve yoncanın biçilip kurutulduktan sonra saaman haline getirilmiş hali

KEŞ: Kışın kullanmak için güneşte kurutulmuş yoğurt

KETEN: Kofun üzerine bağlanan keten eşarp

KIKMAH:Gagalmak

KİRMEN: Dört çaprazkanatlı tahtadan yapılan yün eğirme gereci

KİVRA: Kirve

KİRTİK: Küçülmüş sabun

KİŞKİLEMEK:Azmettirmek

KİRKİT: Halı ve kimim dokunurken kullanılan, dokumayı sıkıştıran demir tarak

KOF: Fes şeklinde üzerinde gümüş paraların olduğu kadın başlığı

KOKÜÇ: Ucu sivri sopa( çiğdem eşmek için)

KOL: Bir tırpanın biçeceği genişlik

KOLÇAK: İki tarafı lastikli iş yaparken bilekten dirseğe kadar takılan koyu renkli bez

KOLÜK: Boynuzu olmayan hayvan

KONDÜNE KONDÜNE: Tersine tersine

KOPÇA: Düğme

KORMEN: Soğan ve sarımsağın tadını da andıran çayırlarda yetişen baharat (frenk soğanı)

KORPE: Taze, küçük kuzu, oğlak 

KOSKOSE:Hoplaya,zıplaya

KOSTÜ: Köstebek

KOYNEK: Atlet

KOZ: Kor, ateş

KOZ TAVASI: Közün alınıp taşındığı metal tava

KULUNÇ: Kürek kemiği

KUNDE: Her gün

KURUN: Ağaçtan oyularak yapılan su kabı

KURÜK: Sıpa,eşşek yavrusu

KURÜN: Çeşmenin suyunun biriktiği bir yada iki bölümden oluşan hayvanların su içtiği küçük havuz

KÜLEK: Uzun süreli yiyecek saklamak için kullanılan ağaç kap.( yağ küleği)

Kuşah açmak: Tuvalete gitmek, 

KÜSKÜ: Kaldıraç...söz sözün küsküsüdür 

 

  • L

LALANMAH: Dalga geçmek

LAVATA ALMAK: Dalga geçmek, kafa bulmak

LO: Bacanın akmasını önlemek için kullanılan topragı sıkıştıran silindir taş

LOBUYA: Fasülye  

 

 

MAHANA: Bahane

MAKAT: Tahtadan yapılan sedir

MALAMAT: Rezil

MANIH: Kedi yavrusu

MASAT: Bileme taşı

MAHSUS: Yalandan

MAVU: Mavi

MAZI: Kağnını tekerleğini tutan ağaç

MAL: Büyük baş hayvan

MEHTER: Davulcu,zurnacı

MEREK: Samanlık

MERTEK: Tavana döşenen ince tahta.

MESEL: Masal

MIDARA: İyi yerleşmemiş

MIH: Çivi

MIHAYT: Sahip çıkmak

MINDAR: Hayvanın doğru kesilmediğinde zayi olması

MINDAR: Pis

MISMIL: Düzgün

MİL: Tığ

MİLTAN: Gömlek. elbise

MODÜL: Ucuna çivi çakılmış sopa

MOKKAM: Sağlam, düzgün

MORBET: Evin ayak işlerine bakan genelde en küçük çocuğu  

 

 

NAA: Niye, neden

NAÇAR: Çaresiz. Eli kolu bağlı

NAHIR: Danaya ve mala denir

NARPIZ: Su nanesi

NAT: Tırpan sapı

NAVAH: Ne zaman

NAVRUZ:  Bir çiçek türü (Nevroz)

NENE: Nane  

 

 

OHLA: Oklava

OHUNTU: Maddi davetiye

OMAÇ: Yufka ekmek, teryağ ve yumurtadan yapılan bir yemek

ONDERE: Öküzleri yönlendirmek için kullanılan uzun sopa

ORS_KEKİÇ: Tırpan bileylemeye yarayan aletler. 

ORSEME: Üreme zamanı gelen ineğin cinsel içerikli davranışları.

OYNAŞ: Sevgili 

OYULGAMAH: Teğel atmak  

 

  • Ö 

 

ÖBEK: Az(?)

ÖRME: Dana bağı

ÖRÜK: Saç örgüsü

ÖRÜM: Koyunların gece otlatılması

ÖTAN: Geçen gün

ÖYÜN: Yemek  

 

 

PAHIL: Kıskanç

PAHILLANMAK: Kıskanmak

PALAN: Eşşek  semeri

PANCAR: Madımak

PARTAL: Yalandan 

PASKUTAN: Yoğurdun yağı alınarak ayranın pişirilip süzülmesi ve tuz katılarak saklanması( bir çeşit salamura)

PELİT: Meşe

PEŞ: Sayanın üç parçadan her birisi

PEŞKIN: Yuvarlak ekmek tahtası...(aynı zamanda yemek masası yerine de kullanılan)

PEKLEMEK: Temizlemek

PIRTI: Elbise

PIRTIH: En küçük parça

PIT PIT: Patates yemeği

PITIRAK: Ekin tarlalarının içinde olan dikenli ve yapışkan bitki

PİCİK: Hayvanların üreme yaşına gelmeden önce hamile kalması

PİLO: Pilav

PİSİK: Kedi

PORTEKEL: Portakal

PORTMA : Yanıltma

POT: Dikiş dikerken düzgün olmamsı dikişin

PÖÇÜK: Son,kuyruk

PUAR: Çeşme

PUHARE: Baca

PULUR: Ot yığını

PULLU ÇEVRE: Kenarına çumpulu oya dikilerek yapılan beyaz eşarp

PÜR: Çam ağacının iğneli yaparakları

PÜRÇÜKLÜ: Havuç   

 

  • S

 

SAAN: Bakır yemek tabağı

SABI: Küçük çocuk

SABINDIRIH: Sabun ezilir sabındırığa konur mazı gıcırdamasın diye. Ormandan odun getirilirken ormancı yakalamasın diye.

SAC GATMERİ: Tereyağlı, çomalı gözleme

SAHOL: Ahır süpürmek için karamık yada yemişenden yapılan süpürge

SALACA: Cenaze taşınan sedye

SALAHANA: Aylak aylak gezen

SALMA: İhtiyar heyetinn köylüden topladığı para (TOKLÜM PARASI)

SAMI: Öküzü boyunduruğa bağlamak

SAY MI: Gerçekten mi

SEDE: Tıpkı.aynı (sede anası)

SEKMEÇ: Seksek

SOLUH: Nefes

SOLUH: Rengi solmuş

SÜDÜK: Sidik, çiş

SARTMEK: Koşmak

SAY MI: Gerçekten mi

SAYA: Üç etek

SEDİR: Divan

SEKİ: Tabure

SEKLEM: İçine kışlık un bulgur vb. konulan kendirden yapılmış çuval 

SERPENEK:Evin duvarlarını sudan korumak için damın uzatılan bölümü

SETAAN: Hayvan gücünden yaralanlan eski değirmen

SIRACALI: Dermansız yaraları olan

SIRT: Dağın en yüksek yeri

SİCİM: Kalın ip, urgan

SİNOR: Tarla sınırı

SİTİL: İnce çubuk

SOĞANLAMA: Soğan ve et ile yapılan bir yemek

SOHARIÇ: Doğranarak yağda kavrulmuş soğan,nane,biber vb. Yemeğe konulan karışım

SOHU: Bulgur ve yarmayı kabuğundan ayırmak için kullanılan büyük taş dibek

SORGUN: Bir ağaç çeşidi

SORMUH: Çam ağacının kabuğu soyulduktan sonra çıkan yenilen ince kabuk

SUFRA: Yemek masası

SÜLÜSYON: Yapıştırıcı

SÜNDÜRME: Tereyağ ve çökelik yada peynirden yapılan yemek

SÜNGÜ: Çiğdem eşmek için kullanılan ucu sivri demir

SÜRGUÇ: Bulaşık yıkamak ve temizlik yapılan mutfak bezi  

 

  • Ş  

 

ŞADARA: En büyük gözlü elek( arpa vb. elemek için)

ŞAMLAMAK: İkna, gönül almak ( bişey yaptırmak için birine güzel söz söyleyerek yada bişey vaad ederek ikna etmek)

ŞAŞKI: Tandırda ekmek pişirmek için kullanılan odun kırığı ve kurumuş hayvan dışkısı

ŞEREMET: Gayretli

ŞEB: Çok tuzlu

ŞIPŞIP: Terlik

ŞIRLAH: Sürekli gülen

ŞİKİLSİZ: Şekli bozuk olan

ŞİPİLİK: Alkış

ŞİMİR: Aklı sürekli kötü şeylere çalışan

ŞUSA: Asfalt yol  

ŞİŞİRDEK: Balon

ŞORAH: Çok tuzlu

ŞÖRÜK: Tükürük,salya

ŞULALLAMA: Üstün körü, gelişi güzel iş yapmak

ŞÜŞE: Şişe, gaz lambası

 

  • T

 

TAMAN: Hani

TANGAR: Teneke

TAPAN: Sürülen ve ekilen toprağın geniş ve düz bi tahtayla düzeltilmesi. Ve bu işte kullanınan gerecin adı

TAPIL: Biçilen ekinin toplanarak küçük öbekler şeklinde bir yerde toplanması

TAPIR: Düz

TARE: Çeliklerin düzgün bi şekilde dizilmesi

TAVATIR : Çok güzel

TAVLI: Şişman

TEBAT: Huy

TEBELLEŞ: Bela 

TEC: Tahıl (?)

TEKE SAKALI: Lifli bi bitki

TEMEK: Hayvan pisliğinin çöplüğe  atıldığı delik 

TEREK: Raf

TERŞİ: Eğrilmiş yünü bükme gereci

TEŞT: Leğen

TEZMEK: Ürküp kaçan hayvan

TEZEK: Hayvan dışkısından yapılan kışın yakmak için kullanılan yakacak

TIĞ SAVURMAH: Tane ve samanı rüzgardan faydalanarak birbirinden ayırma işlemi

TIĞ: Saman ve tanenin harmanda sürülüp ufatılmış hali

TISKA: Küçük soğan, soğan tohumu

TISTIMBIL: Hayvanın karnının iyice doyması

TİYARE: Uçak

TİKE: Parça

TOHLU: Kuzunun büyüğü

TOHLUMAN: Üreme yaşına gelmemiş kuzunun hamile kalması

TOHMAH: Bulgur ve yarmayı kabuğundan ayırmak için elle tutulark vurulan ağaç dövecek

TOMATO: Domates

TOSBA: Kaplumbağ

TOZAH: Horozun boyun tüylerinden rengarenk boyanarak ve aynalarla süslenerek yapılan, çok ça yağlıkla her tarafı kapatılan gelin başı

TÖK: Asık suratlı

TÖBE: Tövbe, yemin etmek

TUHT: Kilo

TUMMAH: Suyun dibine dalmak

TUSMAH: Çömelmek, gizlenmek

TUMT: Tarlanın yüksekçe olan sınırı.

TÜKAN: Dükkan, bakkal 

TÜMSEK: Küçük tepe

 

  • U

 

UĞRA: Yemege kaynadıktan sonra eklenen yoğurt,yumurta,un karışımı. Yufka açmak için üzerine serpilen un.

UMMAK: Birinden bişey beklemek

USUHMAH: Uslanmak, sakinleşmek

 

  • Ü

ÜLEŞ: Hayvan ölüsü

ÜLEŞTİRMEK: Paylara ayırmak 

ÜRELÜGÜN: Dünden sonraki gün

ÜRMEK:Havlamak 

ÜRÜYA: Rüya

ÜRYAN: Anadan doğma, çıplak

ÜSTÜNE HOLAMAH: Birine saldırmak

ÜSTÜLÜK: Kağnı arabasının üst tahtası

ÜREŞ TUTMAH: Koyunların güneşten kaçıp gölgeye sıgınması, bir araya toplanarak kafalarını biribirlerinin karnına sokması

  • V

 

VARAN GELEN: Kilim dokunurken ipleri ayırmak için aşağı yukarı itilip çekilen ip

 

  • Y

YAALTMA: Kandırma

YABA:  Saman tolamak için kullanılan ağaç tarım aleti 5 ile 8 tane ince parmağı vardır.

YANBAALİN: Yanlamasına

YAD: El, yabancı

YAĞLAMA: Bazlama kadar açılıp pişirilen ve sadece teryağ sürülen ekmek. (düğün ekmeği yapılırken bu yağlamalr kız evi tarafından akrabalara yollanırdı. Alan ev de karşılıgında genelde para yollar ve bu para ekmeği yapanlar arasında paylaşılırdı)

YAĞLIK: İpek eşarp

YAHTILI: Birine yada bir şeye düşkün

YAMAÇ: Dağ eteği

YAMAK: Kovadan daha küçük orta boy kova ( çilek buna toplanırdı dağlarda büyük kovalara boşaltılırdı)

YANBA: Dağ yamacından yan giden patika

YAPA: Kesilerek tüm çıkarılan yün

YAR: Uçurum

YARANLİK: Şaka

YASTI: Yassı

YAŞAR: Dananın büyüğü

YAYHA: Yıka

YAYIH: Biriktirilmiş çiğ süttü yaymak için gereç. Yağ ve çökelik elde etmek için.

YELPİK: Sık sık öksürmek

YELLEMEK: Birine bişey yapması için gaz vermek. Dolduruşa getirmek

YEMEYAĞ: Teryağ

YI: Yeni

YIĞIN: Biçilen ekinin büyükçe bir öbek şeklinde bir arada toplanması

YIHAN: Yıldızeli

YIYETME: Çocuk

YINİK: Hafif

YIRENMEK: Tiksinmek

YIYAZ: İlkbahar

YIYETME: Ergenliğe adım atmış

YİTİK: Kayıp

YOŞA: Kırmızı killi toprak. Genelde duvarların alt kısımlarına,ocak ve pencere kenarlarına kiri göstermesin diye ve temizlik için kullanılan toprak boya

YOZLAH: Doğum sancıcı çeken hayvan. Doğumun hemen öncesi

YUDARA: Yün tarağı

YUHA: İnce

YUHA: Yufka ekmek

YUMUŞ: İstek (?)

YUMUŞCUL: Söylenen her işi yapan

YUNNAH: Hamam

YUREK: Karın, mide, kalp

YÜKLÜ: Hamile

YUNGUL:Hafifi

 

  • Z

ZAHRA: Tahıl 

ZAAR: Küçük kapı köpeği

ZELVE:  Öküzleri boyunduruğa bağlamak için kullanılan demir veya ağaç

ZIRBIH: Sulu hayvan dışkısı

ZIRZA: Kapıyı kilitlemek için kilidin takıldığı zincir

ZİBİL: Kırıntı

ZİRİNGİL: Biçare, perişan,sefil

 


Düzenleyen : Songül Açıl
E-Posta Listesi
E-bülten servisimize katılarak, güncel duyuru ve haberlerin e-posta adresinize gelmesini sağlayın.
Anket
Kitabımızı Nasıl Buldunuz
ÇOK İYİ
İYİ
İYİ BULMADIM
Anket sonucu
İletişim Bilgileri
Radyo Davulalan
Telefon: +90 312 4954358
Fax: +90 312 4954358
Adres: Kırkkonaklar Mahallesi 316. Cad. 337. Sok. 1/13 Kültür Apt.Bahçe Katı Çankaya / ANKARA TÜRKİYE
E-mail: davulalan@davulalan.com
© 2024 Radyo Davulalan All rights reserved.  Web Tasarım : Global Web Sitesi